Karar vermek
Sorunu sor hemen cevaplansın.
karar vermek teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- decide
Örnek Cümle:
That's for you to decide.
-Karar vermek size kalmış.
Örnek Cümle:
It's up to you to decide.
-Karar vermek sana kalmış.
- make a decision
Örnek Cümle:
I have to make a decision.
-Bir karar vermek zorundayım.
Örnek Cümle:
We have to make a decision soon.
-Yakında bir karar vermek zorundayız.
- settle on
- choose
Örnek Cümle:
It rests with you to decide whom to choose for the job.
-İş için kimi seçeceğine karar vermek sana kalmış.
- hand down
- decree
- enact
- hold
- fix upon
- dijudicate
- decide on
Örnek Cümle:
In the first place we have to decide on the name.
-İlk olarak isim üzerinde karar vermek zorundayız.
- conclude
- hand down a decision
- take a decision
- judicare (Kanun)
- make up
Örnek Cümle:
You don't have to make up your mind right now.
-Şu anda karar vermek zorunda değilsin.
Örnek Cümle:
Now is when you have to make up your mind.
-Şimdi karar vermek zorunda olduğunuz zaman.
- settle
- fix on
- pass on
- make up one's mind to
- work out
- rule (Kanun)
- resolve on
- settle upon
- render a judgement (Kanun)
- plump for
- opt to
- resolve
- decide upon
- make decision
- made up my mind
- to decide, to make a decision, to resolve, to adjudicate, to choose, to elect
- to decide, to deliver judgement (to), to resolve (Hukuk)
- 1. to decide to. 2. to make a decision
- pitch on
- adjudge
- determine
- adjudicate
- make up one's mind
- make up your mind
- award {f}
- karar vermek (mahkeme)
- (Kanun) return">(Kanun) return
- karar ver
- {f} decided
I decided to be happy because it's good for my health.
-Mutlu olmaya karar verdim çünkü sağlığım için iyi.
She decided to quit her job.
-İşinden ayrılmaya karar verdi.
- karar verme
- decision making
- karar verme
- (Ticaret) decide
It rests with you to decide whom to choose for the job.
-İş için kimi seçeceğine karar vermek sana kalmış.
Tom needed to decide whether he would continue working in Boston.
-Tom Boston'da çalışmaya devam edip etmeyeceği konusunda karar vermeliydi.
- karar verme
- (Kanun) passing judgment
- karar verme
- dijudication
- karar verme
- deciding
I had trouble deciding which brand of dog food to feed my dog.
-Köpeğimi hangi marka köpek yiyeceği ile besleyeceğime karar vermede güçlük çekiyorum.
Tom is having a hard time deciding what to wear to the party.
-Tom partide ne giyeceğine karar vermede zorlanıyor.
- karar verme
- (Kanun) passing judgement
- karar verme
- (Ticaret) determine
We should determine what is to be done first.
-Önce ne yapılacağına karar vermeliyiz.
- karar verme
- giving a decision
- karar verme
- enacting
- karar verme
- decision-making
- karar ver
- decide on
In the first place we have to decide on the name.
-İlk olarak isim üzerinde karar vermek zorundayız.
Whichever highway you decide on, it will be crowded with cars and trucks.
-Hangi otoyola karar verirsen ver, arabalarla ve kamyonlarla dolu olacaktır.
- karar ver
- fix on
- karar ver
- {f} verdict
The verdict is something only a jury can decide.
-Hüküm sadece jüri tarafından karar verilebilen bir şeydir.
- karar ver
- adjudicate
- karar ver
- {f} deciding
The doctor thinks carefully before deciding what medicine to give.
-Doktor, hangi ilacı vereceğine karar vermeden önce dikkatlice düşünür.
Tom had trouble deciding what to do next.
-Tom'un daha sonra ne yapacağına karar verme sorunu vardı.
- karar ver
- {f} decree
- karar ver
- decide upon
- karar ver
- decide
I decided to be happy because it's good for my health.
-Mutlu olmaya karar verdim çünkü sağlığım için iyi.
He decided to quit smoking.
-Sigarayı bırakmaya karar verdi.
- karar verme
- adjudication
- karar ver
- determine
Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
-Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.
We should determine what is to be done first.
-Önce ne yapılacağına karar vermeliyiz.
- karar ver
- {f} determined
Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
-Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.
I'm determined to solve this puzzle before I go to bed.
-Yatmadan önce bu bulmacayı çözmeye karar verdim.
- karar verme
- decrement
- bilinçli karar vermek
- make conscious decisions
- dönüşü olmayan bir karar vermek
- burn one's boats
- hakem olarak karar vermek
- arbitrate
- karar ver
- decreed
- karar verme
- clinch
- paldır küldür karar vermek
- rush in
- paldır küldür karar vermek
- rush into
- suçlu olduğuna karar vermek
- (Kanun) return a verdict of guilty
- yanlış karar vermek
- (hakem) miscall
- yanlış karar vermek (hakem)
- miscall
İlgili Terimler
karar vermek teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı
- FÂTİHA (Osmanlı Dönemi)
- kestirmek
- Karar verme
- (Osmanlı Dönemi) KARR
İlgili Terimler
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.